Bir kalbiniz var, onu hatırlayın

Bir kalbiniz var, onu hatırlayın


Hiç düşündünüz mü? Kalbimizle baş başa kalmayalı, ona verdiğimiz zararları, ona sağladığımız yararları ölçüp tartmayalı ne kadar oldu?


Her gece nefis muhasebesi yapıyor muyuz? Yapılan bu muhasebe neticesinde pişmanlık seviyemiz ne derecede? Peki bu kadar pişmanlıklar içerisinde rahat uyuyabiliyor muyuz? Eğer pişmanlıklarımızın fazlalığına rağmen, rahat uyuyan bir insanın kalbi ne haldedir, hiç düşündük mü?

Kalbimizin kararmaması için tedbir alıyor ve kalbimizin kararmasına sebep olacak tehlikelerden kaçınabiliyor muyuz? Yoksa bu en rezil zamanların rezilliklerine adapte olarak, kalbimizi kapkara olmaya mı zorluyoruz?


Sahi... "Amacımız ne? Bu dünyaya neden geldik?" gibi soruları kendinize soruyor musunuz? Ya da sorduktan sonra, cevapları kendi nefsinize anlatabiliyor musunuz? Ya da anlatmanıza rağmen bu cevaplar ne kadar tutarlı?


Hayatımızın her alanına sirayet etmiş tutarsızlıklarımızı ve çelişkiler yumağı olmuş yaşantımızı, en son ne zaman düzeltmeyi düşündünüz? Düşünmekle kalmayıp bunun için ne zaman harekete geçtiniz?


Ölüm gibi bir gerçek, günde kaç defa aklımıza geliyor? Ya da günde bir defa da olsa aklımıza geliyor mu? Aklımıza gelse bile davranışlarımıza bir etkisi oluyor mu?


Hayatımızın yiyip-içmek, uyumak, cinsi münasebette bulunmak ve sadece dünya için çalışmaktan ibaret olmadığına ne samimiyette inanıyorsunuz? Yoksa sizde, bazı cahiller gibi; insanı düşünen bir hayvan olarak mı görüyorsunuz?


En son ne zaman insanlara iyiliğimiz dokundu? En son ne zaman komşumuzun halini hatırını sorduk? En son ne zaman akrabalarımızı ziyaret ederek ne halde olduklarını sorduk? İnsan ve hayvan ayırt etmeden, darda kalanlara ne kadar yardımcı oluyoruz?


Allah için gizli gizli ve özellikle geceleri ağlayıp, tefekkür ve ibadet edebiliyor muyuz? Yapabiliyorsak ne sıklıkta yapıyoruz? Yaparken samimiyetimiz ve edebimiz ne seviyede?


Bir insana baktığımızda, ona olan tavrımızı ne belirliyor? Onun kılık-kıyafeti ve maddi durumu mu? Fiziksel özellikleri ve toplumdaki statüsü mü? Yoksa sadakati, dürüstlüğü, edebi ve kalbinin ne halde olduğu mu?


Gerçekten bazen unutuyoruz ama bir kalbimiz var. Ona iyi bakalım, günahlarla, boş heva ve heveslerle, nefs-i emmare denen canavara teslim etmeyelim. Kalbimiz çok önemlidir, nitekim bir Hadis-i Kudside Cenab-ı Allah; "Yere ve göğe sığmam, fakat mümin kulumun kalbine sığarım." buyurmuştur.


Kalp kelimesi, maddî ve manevî olmak üzere iki mânâda kullanılır. Birincisine yani organ olarak bilinene yürek, diğerine de yani gözle görülmeyen ama her insanda belli duyguların olmasında etkili olana gönül denilir. Maddî kalp, (yürek) çam kozalağı şeklinde, kılcal damarlara kadar kan pompalayan ve insan hayatını devam ettiren bir organdır. Diğeri ise, (gönül) şuur, vicdan, idrak ve muhabbet gibi manevî âlemlerin merkezi konumunda ve mekânı olmayan rabbanî bir duygudur. İşte insanın asıl kıymeti ve hakikati, bu manevî kalp sayesinde anlaşılır ve bilinir.

0 Comments

Yorum Gönder