Hayaller ve hayatlar

Hayaller ve hayatlar

Yolun başındasındır ve hayallerin vardır. Gözlerinde ışıl ışıl umut parıldar. Biraz ilerlersin zorluklar çıkar ama "olsun pes etmek yok" dersin kendi kendine.


O zorluğu aşarsın ama başka zorluklar çıkar karşına. Direnecek gücün vardır ve bir gayretle yine mücadeleye girer ve onu da kazanırsın. Ancak ilerleyen zaman ve önüne çıkan yeni engeller, sana bunların son bulmayacağını hissettirir.

İşte o duruma geldiğinde, gözlerindeki ışıltı büyük oranda kaybolur ve artık mat ve donuk bakarsın hayata. Ne yapacağını düşünürsün, ilerlediğin yerden geçmişe dönüp bakarsın ama geçmişe dönülemeyeceğini sen de bilirsin.

Tekrar yüzünü ileriye çevirir ve bakarsın. Ama bu bakış, ışıl ışıl değil, mat, donuk ve ruhsuz bir bakıştır. Hayallerini erteleyerek ilerlemeye karar verirsin ama bu ilerleme de eskisi gibi cesur, hızlı, planlı ve hayallerinin gölgesinde değildir. Artık bu ilerleme çekingen, düşe kalka, plansız ve gerçeğin yakıcı sıcağı altındadır.

Bu süreç içerisinde en çok beklediğin şey anlaşılmak ve güvenilmektir. En çok aradığın ise bu özelliklere sahip, aranız iyi veya kötü olsun sırrını her daim saklayan bir sırdaştır. Ama zaman ve yaşadıkların böyle bir kişinin hazinelere bedel bir değerde olduğunu ve bulunmasının kolay olmadığını gösterecek.

Sonra insanlardan uzaklaşacak ve belki de insanların gözünde asosyal olarak adlandırılacaksın. Ama üzülme, asosyal olmak kötü bir şey değildir. Asosyallik; insanlardaki nefsin mahiyetini öğrendiğin için, gerçeklerin yakıcı sıcaklığını bildiğin için, insanlara karşı mesafeli durmaktır. Nefis, yırtıcı bir hayvandır. Çok yaklaşırsan seni parçalar. Gerçekler ise güneş misalidir. Gerçeklerle olan mesafeni ayarlarsan, ne yanar ne de donarsın.

İşte bu da hayal ve gerçek dengesini kurmakla olur.


http://twitter.com/YagyudanArif

0 Comments

Yorum Gönder