Keşke mi? Neyse mi?

Keşke mi? Neyse mi?

Yarıncıların helak olduğunu bizlere bildiren bazı hadis-i şerifler vardır. Buradaki yarınlardan kasıt yapması gereken güzel ve hayırlı işleri yarına erteleyen ve bunu alışkanlık haline getirenlere, bu işin tehlikesini anlatmak amacıyladır. İnsan planlarını yarın yaparım diyerek erteler, yarına çıkacağını bilmeden...

İşte o hadislerden birkaçı: 

“Cehennem halkının en fazla çığlıkları (güzel işlerini, tövbelerini) tehir etmekten / ertelemekten / yarıncılıktan kaynaklanır.”
(Hafız Irakî, bu hadisin kaynağını bulamadığını söylemiştir. bk. Tahricu ahadisi’l-İhya-ihya ile birlikte- 3/117).

“Böbürlenip kibirlenen, fitnecilik yapan kimse olmayın; iyi, güzel şeylerin ticareti dışında ticaret eden de olmayın. Muhakkak ki, onlar amellerini geriye erteleyen / yarıncı kimselerdir.” (Müsned, 1/129; Bu hadis sahihtir. bk. Mecmau’z-Zevaid, 5/172).


Oysa yarın üzerine güneş doğduğunda, ruhu, bedeninde olacak mı? Ruh bedende olsa bile aklı başta olacak mı? Akıl ve ruhu bulunsa bile, eli ayağı tutacak mı? Bunların hiçbirinin garantisi verilemez. İşte bu yüzden yarıncılar ve keşke diyenler, aynı pişmanlığı tadan kişilerdir.

Keşke demek; pişman olduğunu sanmak, geçmişe takılı kalmak, geçmişle bağı koparamamak veya geleceğe yönelmekten çekinmenin adıdır aslında.

Keşke demek, arabadaki yan aynalara bakmak gibidir. Ama bu bakış, tehlikeleri sezme, kazaları engelleme ve gidilecek menzile varmak için kullanılan normal bir bakış gibi değil, tam aksine anormal bir bakıştır.

Bu bakış; sürekli ve kesintisiz olarak sağa sola bakmaktan dolayı, önüne bakmayı unutturan, gelecek için hazırlık yapmayı engelleyen bir bakış gibidir.

Yan aynaları gerektiği gibi kullanmayan ve onlara sürekli bakanlar, geçmişteki hatalardan ders almayan ve bu hataları tekrar tekrar işleyip, tekrar tekrar pişman olduğunu dile getiren ama bu hatalarından ders almayan samimiyetsizlerin yaptıklarına benzer.

Keşke demek derman değil, dertlere davetiye çıkarmaktır. Keşke demek yerine bela ve musibetlerden ders almak, aynı hatalara düşmemek için elinden geldiğince gayret ederek kurtulmaya çalışmak, yapılacak en güzel ve en samimi davranıştır.

Evet, demesi kolay yapması zor bu tavsiyeler. Başta kendim olmak üzere, her insan için geçerli tavsiyelerdir. Unutmayın sürekli aynalara, yani geçmişe bakan ve orada takılı kalan, önünü, yani geleceği ve bugünü gözardı etmiş demektir. Böyle bir şoförün ise; şarampole yuvarlanması, duvara toslaması veya kendi gibi keşke arabasına binenlerle kafa kafaya çarpışması ve helaka uğraması kaçınılmazdır.
Bir de neyse diyenler vardır. Bunlar; keşke evresini geçmiş, keşkelerden canı yanmış, yaşama sevinçlerini yitirmiş, hevesleri ise kursaklarında kalmış kişilerdir.

Neyse diyenler için pişmanlıklarını unutmak, hatalarını telafi etmek için zaman ve imkan bulunmaktadır. Neyse diyenler için dönüş ihtimali her zaman mümkündür. 

Keşkenin ise iki evresi vardır. 

Birincisi; insanı yıldıran, hayallerini yıkan, yaşama sevincini yitirmesine sebep olan evredir. Bundan sonra neyse kelimesini sahiplenir insan.

İkincisi; yaşamak, yapmak, yapmamak istediklerini ve yaşaması yapması, yapmaması gerekenleri, yapamadan bu alemden terk-i diyar ederek, kabristana yerleşme ve ondan sonra başlayan ahiret hayatındaki çok uzun, ızdıraplı bir hayat ya da sonsuz, ızdıraplı ve düşünmesi bile dehşete düşüren bir hayat.

Birinci evrenin telafisi mümkündür ve canın bedende bulunduğu süreçtir. İkinci evre ise canın bedenden ayrıldığı, insanın gözünden perdelerin kalktığı, gaflet uykusundan uyandığı ama artık iradesinin kalmadığı bir evredir.

Allah, keşke arabasına bindirtmesin, binenlere de çok geç olmadan inmeyi ve kurtulmayı nasip eylesin.


0 Comments

Yorum Gönder